B*tchin

/
2 Comments
Şu usta milleti ile herkes hayatının bir yerinde belli tecrübeler yaşıyor sanırım. Bir seferinde doğru ve güzel, temiz yapılan işin mümkün olmadığına artık inandım. Gıcıklık yapmadan işlerin yürümediğini öğrendim.

Bu gıcıklık meselesi çok fena. İnsan bir kez bu silahı keşfedince, kullanmadan duramıyor. Bunun da içimden çıkması ne yazık ki istemeden oldu; benden iş yerinde iş isteyen insanlar, aynen bu şekilde pislik ve ısrar üzerine ısrar ile işlerini yaptırıyor, sıralarını beklemek istemiyorlar. Bunu başka yerlerde de önce hafif dozlarda, sonra bir baktım işimi yaptırana kadar sonuna dek kullanabildiğimi farkettim. Manyak bir güç...

Usta işlerine başlarken kendi kendime dedim ki, gıcıklık etmeyeceğim. Belki bu işler bulaşmayı abartmadan da yürüyordur. Belki gerçekten tanıdık ve güvenilir ustalarla çalışmanın bir faydası vardır. Hayır efendim, her daim her detaya bakacaksınız. Herrr şeyi, o an gözünüze normal görünce de soracak, her şeyi tek tek anlatacaksınız. Etraflıca. Aşırı kontrolle adamları bezdireceksiniz falan bi de.

Neyse, mobilyacı amca ile ortak noktada bir şekilde buluştuk. Ortak nokta = Benim bazı istediklerimden fire vermem, onun da ekstra birkaç günlük iş ile bazı birkaç yeri düzeltmesi. Yani kıyamıyor insan ama, onu da öyle neden yaptın baştan amca. Bir soraydın ya. Bir de tabii, kabul edilmesi gereken şu ki, ne kadar gıcıklık ederseniz edin birinin başında, şu dünyada %100 istediğini yapan ustanın olmaması ve bir noktada işin peşini bırakmak zorunda olduğunuz. Yetişkin hayatının bayık bir gerçeği de bu sanırım, benim yeni öğrendiğim.


You may also like

2 yorum:

Öykücü dedi ki...

Kesinlikle.Bir de bir şey söylersin hemen baştan 'omaz' derler.Ya neden olmasın?? Oluyor da zaten.Bir bilgisayar masası/dolabı çizmiştim olmaz da olmaz dediler.Olcak dedim işte şimdi bizim evde. Burayı boyayayım olmaz niye boya tutmaz.E boyadım ama tuttu da.

Üf.Ne hayal ettiğim şeyler var da yapacak düzgün bir usta bulamadım.Hayal gücü olan,deneme cesareti olan.Usta biri.

Yazmak iyidir... dedi ki...

Benim aslında bu konuda annem ve babama çok büyük özür borcum vardır. Diliycem de yüzyüzeyken.
Şimdi ben çocukken, bunlar "Aaa bu usta bunu neden böyle yapmış, aaa ne kötü yapmış" falan dedikleri zaman, ben bunları beceriksiz zannederdim. "Ya niye sormuyosunuz almadan önce, niye bakmıyosunuz teslim almadan" falan diye beyinlerinin etini yerdim. Sonra "Oo çok güzel yapmış dolabı" falan diyince de, "Afferin bak bi iş becerdiler" diye sevinirdim kendimce.
Meğerse iş o değilmiş. O yüzden yetişkin hayatının bir gerçeği bu diye yazdım yazıma da. Meğerse sen ne kadar uğraşırsan uğraş, bazı şeyler gene de yamuk olabiliyormuş. Ben de çocuk halimle pis bilmişlikten başka birşey edememişim bizimkilere.
İşte budur asıl büyük itirafım. Yazıyı yazarken de aklımdan geçen asıl düşünce :)

İzleyiciler