Bal ve Ayı

/
1 Comments
İki yazıdır ayılar aldı götürdü bizi :P Bu seferki romantik olanından ama...

Aslında düğün öncesi balayında gibiyiz. Çalışmıyorum, onun işleri hafifledi. Sürüsüne bereket iş olsa da, nazar değmesin, pambık bir haldeyiz. Dinlendim de, oh! Ama daha tadına varacağım şeyler var, sabah sahilde yürümek gibi.. Vapura doydum, onu söyleyebilirim.

Koşturmacam hiç bitmedi, gelinlik, bekar eşyalarının ve yeni eşyaların eve taşınması hatta harmanlanması, bir de araya vize işi sıkıştırdık. Allahım, eğer bir sorun çıkmazsa Paris'e gideceğiz. Otel & tur karmaşasından uzakta, St Germain Bulvarı'na çok yakın hoş bir sokakta bir daire kiraladık, 6. bölgede. Tuhaf bir şekilde Paris'in büyük bir bölümünün numerolarla ayrılmış bulunduğunu öğrendim bu süreçte. 20'ye kadar giden bu rakamlar, farkettikten sonra ev seçerken bayağı bir işimize yaradı.

Umarım konsolosluk en kısa zamanda görüşme randevusunu netleştirir de, belirsizlikten kurtulurum. İlk şengenim, dolayısıyla hayvani bir kasış var. Gece gece şengen-yengen esprisi bile yapasım yok, öyle çok belge topladım. Ayrıca franko kişileri ne kadar sevdiğimiz belli. Buraya mı gitmek için uğraşıyoruz önyargısı cabası.

Canım aşkım saolsun Fransızların başka bir dil konuşmama inadını tamamen Türkçe konuşarak bertaraf edebileceğine inanıyor. Bense birkaç akşam "15 dakikada Fransızca" kitabına baktıktan sonra, bizim için en yararlı cümlenin "Par le vu Angle?" (İngilizce konuşabiliyor musunuz?) olduğuna kanaat getirdim. Bir arkadaşım bu soruyu "Vi" şeklinde cevaplayıp, konuşmalarına Fransızca devam edeceklerini iddia etti. Eğlence başlasın yani :)

Herşey bitsin, biz bi gidip gelelim, evin gerçeğini görelim, buradan linkini de paylaşırım. Bir ev bulmuştuk aslında, ufak bir stüdyo daire. Çok tatlı, herşey yerli yerinde. Yalnız perdeyi açıyorsunuz, ınınnnn tam karşınızda Notre Dame Katedrali! Yani arada bir cadde, Seine Nehri ve hoop katedral. Balayını 3 kişi geçirecekmişiz hissi uyandırdı bende bu: Ben, eşim ve katedral. Evin içinde öyle bir varlık sergiliyor çünkü. Hatta geceleri tıktık camı çalan Notre Dame'ın kamburu da bize katılabilir diye düşünmeye başlamıştım. Şaka bir yana, biraz ürkünç geldi gotik mimariye o kadar yakın uyumak bana. Aslında evde oturacağımız falan da yok yani.

Ama işte, bu yazıya başlamadan önce hissettiğim şey, balayımızın çoktan başladığı hissiydi. Bundan daha da tatlı bişey olcaksa eğer, ohooo süpermiş diyorum. Herkesi selamlıyorum. Bon nui.


You may also like

1 yorum:

Anne ve Bebisi dedi ki...

Ne guzel bir post olmus bu boyle :))

Su studyo icin contact bilgilerini sakla da, bana lazim olur; ben gotik motik sallamam, sarilir yatarim anam :D

İzleyiciler