Beklentiler ve Gerçekler

/
6 Comments
Biliyorum, benden okkalı düğün yazıları bekliyorsunuz. Öncelikle, herşey çok güzeldi çok, içiniz rahat olsun. Ben de süper çok güzeldim niheh. Ve fekat, bu yazı beklentisi durumu bende acayip baskı yarattı. Kendi zihnim tabi bunu yapan, sizlerin bir suçu yok.

Gidiyorum geliyorum yazamıyorum. Gerçekten vaktim de olmadı. Azıcık vaktimde yorumlarla dönmeye çalıştım blog alemlerine. Sırf bu baskı hissini azaltmak, tabiri caizse motoru tekrar ısıtmak için yazıyorum şu yazıyı. İnsan zorunda hissettiği işi de yapamıyor, yazıyı da yazamıyor anacım...

Size geçen hafta izlediğim bir filmdeki bir karakterden bahsetmek istiyorum bu kez: Filmin ismi "Away We Go". Afişini Paris'te metroda görmüştüm, o zamandan aklımda kalmış bu "kız" filmi. Geçen dvdcide buldum aldım. Eşime izletene kadar da akla karayı seçtim ama sonuçta beğendik ailecek :)

Şimdi bu filmde bir kadın var: LN. Asıl adı Ellen ama kendisine LN diyor. Üniversitede hoca ve 2 çocuk annesi bir hmmm nasıl desem, yeşilci annelerden. Yani sling kullanıyor, organik yediriyor, çocuğunu emzirmeye derinden inanıyor falan. Fakat bu karakter aslında new-age kadın ve annelerin tam bir parodisi durumunda. Saldırgan falan da bişey. Yani bu metodlara karşı değilim, çoğunu (anne olmadığım halde) ilgiyle izliyorum ama bu LN var ya bu.. Filmin asıl karakterleri buna bir bebek arabası hediye ediyorlar, parasının yetmediğini düşünerek saflıkla. Ama tabi LN arabadan nefret ediyor. Olaylar ısındıktan sonra bir sinirle "I don't want to PUSH my babies AWAY from me" diye öyle bir kükrüyor ki... Bebek arabasına yüklenen anlama gel, çay demle demek istiyorum.

İtiraf anı: Bu alternatif kadınların metodları falan hep fazlasıyla (gerçekten) ilgimi çekse de, bende eksik performans hissi yaratıyorlar. Beni eksik kadın hissettiriyorlar. Yani sanki o aktiviteyi o şekil yapmazsam kadınlığımın derinliklerindeki mühim noktalardan birine erişemezmişim gibi. Ya da bilemiyorum... Yani sanki erişmem gereken bir hedefmiş gibi oluyor öyle düşününce. Hedef olunca da performans kaygısı giriyor işin içine.

Ben de Jung'dan, kırmızı başlıklı kızın farklı okumalarından, kadınlığımın derinliklerine yaptığım yolculuklardan, toprağa çıplak ayakla basmaktan ve hint işi eteğimin yazın ayaklarıma dolanmasından hoşlanıyorum. Ben ayrıca streç zımbalı kotumu ayaklarıma geçirip, siyah montum ve siyah makyajımla, topuklarımın üzerinde yükselerek Taksim'deki salaş heavy metal barlara gidip, o erkek ortamında bir kadın olarak varolmaktan da hoşlanıyorum. Ayrıca sinirli bir günümde mutfağa girip, ocağı fırını ovalamak ve o sırada kendimi kaybetmekten de hoşlanıyorum. Muhtemelen annemin evde gergin bir üslubu olduğundan, ben bu olmayacam diyerek kendi kendime, bir vakitler çocukluğumda-ilk gençliğimde, bu kadınları ikonalaştırdım gözümde.
İşte bu new-age kadınlara dair performans kaygısı aklıma üşüştüğünde, dalga geçip unutmamı sağlayacak bir karakter oldu LN. Kendi dünyasındaki doğrulara inanan bir insandan kime zarar gelir tabii ki ama, benim kadınlığımı koydukları zor hedeflerle tırtıklamaya kalktıklarında, işte orada dur demem lazım. En azından kendi kendime dur demem lazım...

Not: Yazının ses tonu gıcık, halbuki hiç öyle değilim ben. Neşeliyim gayet ve yeni keşfettiğimiz bir dizinin son bölümünü izlemeye gidiyorum şimdi. Çekirdek de iyi gider heaa. Hangi new-age anne çekirdek çitler allasen :P


You may also like

6 yorum:

Ozguranne dedi ki...

yalnız gitme beni de götür....

Anne ve Bebisi dedi ki...

sadece fotoya da raziyiz :) ya buraya ya face'e :P

Öykücü dedi ki...

Ben hiç de düğün yazısı beklemiyorum.Ne yazsan okurum.İlerde de yazabilirsin hiç yazmayadabilirsin.Bir word dosyası aç hergün yavaş yavaş yaz bir şeyler.Kendin için unutmamak için yaz bitince-biterse- de bloga koyarsın-istersen-

Bilmiyorum artık bir yazar daha ne kadar rahatlatılır:))

DaiSy dedi ki...

Boşver takma kafana bunları. Ne yazarsan yaz yeter ki yaz. Ne olursa olsun razıyız, okuruz. Parmak izi yazın çok hoşuma gitti. Bravo. Sen çok cesur birisin.

Yazmak iyidir... dedi ki...

Özgür Anne, yalnız gitmem tabii ki, beraber de gidelimmm!!! Biz kız kıza böyle eski salaş mekanlarımıza gidip kakır kakır gülmekten, bira arası tekila çakmaktan, sonra da gecenin sonlarına doğru bizi iyice sinir bozucu bulan DJ'lerden -heavy metal olmasa da- peçeteye yazıp yazıp Guns'n Roses falan istemekten pek hoşlanıyoruz. Yapmayalı da ne çok oldu...

a.c dedi ki...

çok güzel yazmışsın gerçekten. bu alternatif anneler de aslında çoğunluk olmaya başladı ve insanın üstüne üstüne geliyorlar:)

İzleyiciler