Deli Cesareti

/
4 Comments

Sizlere görmeseniz de bacaklarımdaki koccaman morlukların sebebini açıklamak isterim. Geçen hafta sonu bisikleti bodrumdan çıkardım. Okuyanlarınız hatırlar, bisiklete binmeyi daha geçen yaz öğrendim ben. Öğrendikten sonraki ilk hedefim, bir araba alıp bisikleti arkasına atıp sahilde iyice işi ilerletmekti. Aralık sonunda arabamızı da alabildik. Geçen hafta havayı güzel görünce hakkaten deli cesareti isteyen bişey yaptım.

Kalktım, bodrumdan bisikleti yukarı taşıdım. Ki 14 kiloluk şekilsiz bişeyi merdivenlerden bir kat yukarı taşımak iğrenç oluyor. Sonra sildim efendim, süpürdüm. Arabanın arkasına atmak ise tamamen benim kafamdan uydurduğum bişeydi, koltukları yatırdım, taşıyıcı olmadan bagaja sokmayı denedim. Uğraştım uğraştım yani şöyle düşünün, uğraşmalarımın sonunda eve dönüp yatıp uyumak istedim, öyle yoruldum. Ancak o pisiklet o bagaja sığmadı :) Aslında arkadaki araba o kadar yakın parketmiş olmayaydı, sığardı da... Neyse.

Ben de kalktım, gözümde güneş gözlüğü, efendim elimde iphoneda harita, Göztepe Özgürlük Parkı'na doğru yola çıktım. Yolda boş kaldırımlardan cesaret alıp biraz bisikleti süreyim dedim. Bir de ne göreyim?! ben bu bisikleti sürmeyi bildiğin unutmuşum!! Demek 30'undan sonra kurulan nöron iletişimleri o kadar da güçlü olmuyor. Tam da o sırada kapıcının kankası karşıdan gelmez mi... Adam kıs kıs gülüyordu halime, ben de rezil olmayayım diye bisikletin orasını burasını kurcalıyorum ki, sorun bende değil, bisiklette etkisi yaratayım :P

Bisikletle ben yürüye yürüye gidiyoruz, düşünün yani, koca yetişkin kadın, binemediği bisikleti yanında götürüyor. Yollardaki durumum bu. Göztepe Parkı'na yaklaşmışken ufak başka bir park görünce, bari şurada biraz denemeler yapayım diyip, orada çekirdek çitleyerek çocuklarını sallayan bir grup salak kadına rezil olmayı başardım.

Göztepe Parkı'na bayaaaa uzun bir yol katedip gittikten sonra bir baktım ki, bisiklet yolu yokmuş! Her yer insan kaynıyor ve adım başı yoluma bir çocuk, bir yavaş yürüyen kadın çıkıyor. Tabii ki acemi olduğumdan, onların arkasında kalınca hoop devriliyorum. 10 dkda anladım ki bana orada da şans yok. 10 dk sonra geri dönmeye karar verdim.

O kadar yolu sıcakta geri teptim. Zaten acıkmışım, sonlara doğru bayılma noktasına geldim. Bir yerlerden su aldım, resmen Allah yardım etti de en kısa yoldan ana yola çıktım. Süremediğim bisiklet yanımda, tam bir başarısızlık tablosu olduğumu söyleye söyleye eve gidiyordum. O kadar iğrenç bir histi ki... Her yanım orama burama çarpan bisikletten morarmış, acıyor. Açım.

Sonra eve yaklaşınca bir okul bahçesi gördüm. Orada eskiden de takılmıştım. İzin aldım güvenlikçiden, tam 1.5 saat bomboş bahçede kendi kendime bisiklet sürdüm. Tabi öyle döne döne sürmek bana pek tecrübe kazandırmamıştır ama en azından üzerinde nasıl duracağımı hatırladım vs.. Ve hevesimi aldım. Akşam olduğunda, en azından çabaladım, denedim diye kendimi bir parça daha iyi hissediyordum.

Eve doğru yürürken ise, kendimle gurur duyduğumu çünkü 30 küsür yaşında oramın buramın morarması pahasına, tüm muhite rezil ola ola, bişey yapmayı öğrenmek için samimi bir çaba harcadığımı ve bunun için güneşin ensemde olduğu bir gün üşenmeden o ağır şeyi sürükleyerek kilometrelerce yürüyebildiğimi düşündüm. Bundan sonraki maceralarım umarım daha iyi geçer, kırık bir kol ya da bacak olmasın çok rica ediyorum :)


You may also like

4 yorum:

selma dedi ki...

Ay ne iyi yapmışsınız. Ben de altı yedi yıl önce kızıma aldığım bisikleti kullandığımı hatırlıyorun. Yüzmek ve bisiklete binmek unutulmazmış diyorlar doğruymuş gerçekten. Gayet iyi kullandığımı hatırlıyorum. Şimdi olsa yine yaparım.Kızlar pek ilgi göstermedikleri için bisikletleri dağıttık.):

Yazmak iyidir... dedi ki...

Merhaba Selma,
Bisiklete binmeyi unutmayacağım bir kıvama gelmeyi ben de çok istiyorum. Ya da çocuklarımla(olursa) birlikte sürmeyi. Hatta bu sebeple kendimi zorluyorum biraz da... İnşallah muvaffak olacağım eheh.
Ne güzelmiş kızlarınızla cocukluk günlerine dönmeniz. Belki yeniden heves ederler, biraz daha büyüyünce, yanyana kullanırsınız :)
Sevgiler

marieantonia dedi ki...

Azmini tebrik ederim, sakın pes etme! Ben de otuz küsur yaşımda, geçtiğimiz ay snowboard yapmayı öğrendim. Üç gün kollarım tutmadı. (Neden bacaklarım değil de kollarım, onu bilahare anlatırım :)) Yüzlerce kez düşüp kalkmama rağmen, yeni bir şey öğrenmek hala güzel!

Yazmak iyidir... dedi ki...

MarieAntonia'cığım,
Şimdi de aklıma snowboard'u düşürdün, bu yüzden seneye kışın beni board yapmaya götürmen gerekiyor! Ama ben oraya da bisikletimi de yanımda getirmek isteyebilirim, çünkü ne ka çok antrenman yaparsam o ka çabuk öğrenirim :PP

İzleyiciler