Geçen Ağustos'ta evlilik yıldönümümüzde eşim bu güzel buketi ofise gönderdiğinde çok neşelendim. Zira evden uzaktaydı ve çiçeklere bayılırım :) Ayrıca aylar önce Çiçek Sepeti'nde aynı buketi görüp çok hoşlanmıştım, ne hikmetse eşim de beyaz çiçek göndermekten bu sene sıkılmış. ("Turuncu özlemek demekmiş, web sitesinde öyle diyordu ondan seçtim" dedi bana snifs...)

Sonra yanıma ofisteki kızlardan biri geldi. Bu kızı doğrucu davutluğu, organizasyonel becerileri için gayet de severim. Leb demeden leblebiyi anlar, akıllıdır, çalışkandır; zevkleri seçimleri açısından kendisine danışmak bir sürü bilmediğim şey öğrenmeme yol açabilir. Ama bazen nasıl desem.... "over the top" yaşıyor yaşadığı her şeyi. Düğün hazırlıkları yapıyor mesela, onunla birlikte bütün şirket biz de stresleniyoruz. Sabah trafikte kalıyor, herkesin duyacağı şekilde trafikte ne kadar kötü zaman geçirdiğini anlatıyor. Ara ara ekip arkadaşlarını ya da o gün artık şanssız her kimse, çok net haşlayabiliyor. O kadar yüksek yaşıyor ki bazen, uzaktan izlemesi bile yorucu oluyor.

Neyse bu kız geldi ve çiçekleri hangi vesileyle aldığımı sordu. Ben de eşimin evlenme yıldönümümüz için gönderdiğini söyledim. Sonraki cümlesi şu oldu: "Aaa süper tebrik ederim, saydın mı gülleri kaç taneymiş?"

Suratımdaki boş ifadeyi tahmin edersiniz herhalde. Önce birkaç saniye kaldım ben. Sonra gerçekten toparlanmazsam durumun iyice komik görüneceğini farkedip, acele tarafından bir yanıt aramaya giriştim. Zihnimin gizli dehlizlerinde bir yanıt aradım, çünkü günlük olarak alışageldiğim bir şekilde cevaplayamayacaktım. Öyle ortalıkta duran yanıtlar işimi göremezdi ama arıyor söyleyecek birşey bulamıyordum.. Yok bu iş fazla uzun sürebilirdi, beynimin data indekslemesine pek güvenmedim, aramayı bıraktım ve o sırada kalbim hop sazı eline aldı:
"Bilmiyorum kaç tane olduklarını ama bence çok güzeller. Kaç tane olduklarının farkedeceğini de düşünmüyorum."

Bunu belki inanmazsınız ama, gerçekten kızı sevdiğim için en cici ifademle söyledim. Kırmadan, etmeden, tamamen en sevimli tonlamamla. Fakat tabii içimde bir an soğuk, korku dolu rüzgarlar esmedi mi, esti. Eyvah bugün paparayı yiyecek ben olabilir miyim acaba, çiçeğim hakkındaki fikirlerim değişmicek nolur uzatma gibi bir kaç düşünce koşuştu arka arkaya.

Neyse, çiçeklerimi saymadığım için beni çok da aşağılamadan kız konuyu kapattı. Ben de ucuz atlattım düşüncesi ile kafamı hemen işime gömdüm.

2-3 hafta önce bu kız evlendi, de daha balayından dönmedi. Dilerim ki tam kalbine göre gülleri sayarak alan bir koca nasip olmuştur ona. Yoksa bu detaycılıkla hayat zor...

İzleyiciler