Bir Elbise

/
0 Comments
Bugün gelinlik denemeye gittim. Hayatımda ilk defa vukuu bulan bişey. Eski evimin orada, adı hoşuma giden ve yarım dünya gelinlikler çok modayken sade şeyler diken bi modaevi vardı. Orayı aramıştım iki gün önce. Aman pek tatlılar; bu akşam gittim, kapı duvar. O kadar da hoş görünüyordum halbüse.

Bazen alışveriş yaparken, satıcı kişilerin aşırı ilgisizliğine maruz kaldığım oluyor. Ve fakat ben o rahatlığı ve salaşlığı yakalamak için o hint işi eteğe ne kadar para vermişim, adam beni kaale almıyor. Ben de alışveriş olayını hiç umursamadığımdan, karşılıklı bir temassızlık oluyor. Neyse bu olmasın diye bugün, güzel bir kılık giyeyim dedim. Sırf bu yüzden, ofisten ve ordan burdan, yüzlerce iltifata maruz kaldım. Şişindim de ne oldu; gelinlikçi ortamı bambaşka, hiçbir işe yaramadı.

O modaevine gidemeyince, madem niyetlendim, birkaç birşey bakayım bari formatına geçtim ben. Zira bir noktada bu işin yapılması gerekiyor. Kendi kafama göre rahat rahat takılırım dedim. Nasıl bir rahatlıksa bu da :P Öööyle daldım bir yere.

Öncelikle sağlam bir tune-in gerekiyor bu ortamlara. Gelinlikçi hanımımız, gençten ve ilginç bir bayan. Çok dağınık, bık deseniz o an bıraktığı işi bırakıp başka bir iş yapmaya başlıyor. Dolayısıyla iki elbise denemem 2bin saatimi aldı. Arada 2 bayanın gelinlik provasına şahit oldum. İkisini de beğenmedim, fakat çok beğenmiş gibi yaptım tabii ki. Çok kişisel bişey bu gelinlik mevzusu, hiç elleşmiyorum kim ne beğenir. Ancak o an tek düşündüğüm, o 4-5 kişilik provayı izleyen grupta yanlış bir laf eden tek kişi olmamaktı. Bir pot kırarım da birinin kendini oracıkta gelinliğiyle yakmasına sebep olurum diye çok tırstım.

Gelinlikçi bağyan, her işini yaptığı kişiyle samimiyeti ilerletmiş görünüyor. Bu kadar samimiyete gerek olmadığını düşünüyorum :P Zaten mesela o an çok samimi olduğu kişi içeri gidiyor, anlıyorum ki o kişiyi de 3 dakikadır tanıyor. Ben bu çözümü yaptıktan sonra, kadınla neredeyse el ense olma noktasına geldim. Gene de verdiği fikirler, hakkaten benim internet başında edinilmiş sabit fikirlerime renk kattı.

Bir gelinlik hayal etmişliğim hiç olmadığından şu ana kadar, mevzunun neresinden tutsam bilemiyorum. Maliyeti mi düşürmeli, tamamen şaşaaya mı kendini vermeli, sadelikten şaşmamalı mı,bu tecrübenin dadına mı varmalı, nedir. Bu yüzden bir süredir konuyla ilgili internet mesaisi yapıyorum ki, bi fikrim falan oluşsun artık. Ayrıca sonuçta bir elbise, giyince insan uzaklardan Wagner duymaya başlamıyor :]

(Düşündüm de, lisede recisini yaptığım Romeo & Juliet (Spoof)'te kilisede biz ne çalmıştık, babamın plaklarından bulup kasete çekicem diye amma uğraşmıştım. E Romeo & Juliet evlenmiyordu ki, ben kocca Shakespeare'i yeniden yazıp bunları evlendirmiş miyim, püüüü!)

O yorgunluğun üzerine, çok alakasız bir ortama uyum sağlayabildiğim için, kendimi balık ve bira ile ödüllendirdim. Şimdi de Uykusuz ve Penguen'e bakacağım. Aslında Yiğit Özgür'ün karakterleri çok güzel gelinlikler giyiyor :P


You may also like

Hiç yorum yok:

İzleyiciler