Çipli pasaportlara geçme işini çok ertelemiştik, öyle ki artık bayramda Tayland'a gidemiyoruz çünkü biletler uçmuş. Ben aslında bu biletleri 1 senedir takip ediyordum ve fiyatları hep yüksekti. Ama demek ki ilk baktığım zamanlar ucuz halleriymiş idrakını yeni yaşıyorum. Baah!!

Bari pasaportumuzu hızla çıkarıp başka bir plan yapalım dedik. Ben nereden bu fikre kapıldıysam, eşler birbiri adına pasaporta başvurabiliyorlar gibi kalmış aklımda. Geçen gün gittim randevuma ve ta-ta! Öyle birşey yokmuş, sakın siz de benim düştüğüm tongaya düşmeyin.

Tablo şu, ben Kadıköy'deyim, eşim 15 günlüğüne şehirden ayrılmak üzere Atatürk havalimanı yolunda, eşimin belgeleri bende ve 15 gün sonra pasaporta başvurursa herhalde vize falan alamayız.

Bir an havalimanına 1 saat içinde ulaşmayı denesem mi diye düşündüm ama eşim beni bu rüyadan uyandırdı. Belgeleri turdaki bir oteline kargoladım. Stres içinde çünkü hepsi çok önemli şeyler... Yanlış otele götürmüş Yurtiçi, neyse ki çözüldü. Bakalım bizimki yoldan bir yerlerden başvurabilecek mi...

Önceden plan yapamadığımız için ya Hollanda'ya gideceğiz ya da bilmiyorum, vizesiz bir ülkeye... Hollanda'da eşimin çok tatlı bir teyzesi var ve onu görmek çok hoş olacaktır diyorum, bir yandan da Kasım'da orada donarız diyorum... Bakalım..


Not: Fotoğraftaki 'foto' bir arkadaşımdan hediye, kendisi harika çekimler yapior ve evet Las Vegas'a hiç gitmedim. Fotoyu asacak bir yer bulabilmek için gözümün önünde olması gerekiyor sadece :)

Herkese iyi cumalar ve iyi haftasonları...

Arada sırada şansı bayağı yaver giden bir insan olarak dün akşam Oyun Atölyesi'nin yeni oyunu Don Juan'ın Gecesi'ni premiyer gecesinde izledim. Salonu tıka basa doldurmayan kalabalıkta pek çok ünlü sima vardı ama tabi isimlerini sorsanız ancak 'şu dizideki çocuk' diyebilecek bilgisizlikte olduğumdan hiç girmiyorum :P

Oyun bence başarılı, kadro çok iyi, Oyun Atölyesi'nin her oyunu gibi bir kapalı gişe mucizesi olacağı belli. İlk yarı çok eğlenceliydi yani bu kadar güleceğimi hiç beklemiyordum. Ah biz kadınlar... Dışardan bakınca gerçekten çok acayip görünüyoruz :)

İkinci yarıda akıştaki ağırlığın da zamanla çözüleceğini düşünüyorum. Angelique'i oynayan genç oyuncunun işi ne kadar zor, insan okuldan mezun olup da ilk profesyonel oyununu Haluk Bilginer'e karşı oynar mı... Rüya mı kabus mu bilemedim doğrusu :) Haluk Bilginer'in performansı göz dolduruyor, önce onu bu rolde daha gençken izlemek isteyeceğimi düşünmüştüm ama hayır, bu yaşına daha yakışmış rol sanki. Özetle izlemekten mutluluk duyacağınız, hikayede ilginç bir 'twist' de barındıran tatlı bir oyun bu.

Yavaş yavaş sezon açılırken hem yeni oyunlar beni heyecanlandırıyor hem de trafik vs yüzünden eskisine göre daha çok üşeniyorum. Bakalım sezon sonunda kaç (iyi) oyun görmüş olacağım. Ey şehir, hem ne güzelsin hem de çok zor!



İzleyiciler