Damar

/
5 Comments
Şu an damarlarımda birkaç gündür hayal ettiğim gibi tereyağı koşuyor. Tereyağı ve karidesten kaynaklı kolesterol. Alkol de dört nala koşuyor, sanırım cümlelerimde tekrarlarımın sorumlusu çoğunlukla odur. Behzat Ç.'yi rakı eşliğinde izledik, bir karar değildi ama kesinlikle ileride değerlendireceğimiz bir durum oluşturdu.

Behzat Ç.'yi izleyin. Haftalardır çok da bağırmamaya çalışarak etrafımda bu etkiyi yaratmaya çalışıyorum, ancak artık bağırabilirim: İzleyin la! (La, lan'ın Angara ağzındaki versiyonuymuş. Ben bilmem, ama çok sevdim. Kocam yıllardır kullanırmış ama anlamazmışım.)

"Ye, Dua Et, Sev" bana hiç iyi gelmedi. İtalya'da takıldım kaldım. Zaten filmin baş kahramanının sonunda aşık olduğu adam rehber çıkınca da (ehem), beni bir rahatlıktır aldı gitti. O günden beridir yemeğe kalite peynir kesmediğim akşam olmadı... Yahut şarap açmadığım.. Acılı kuru fasulye pişirdiğim zaman dışında. Sevgili eşim (tekrar kocam demeyeyim dedim) nasıl da hazır ve kötü yemekten nefret ettiğini anlatır dururdu, algılamam geç oldu ve bittabi ki göbekle geldi bu algılayış.

Bir ülkede ve bir şehirde tıkılı kalmak hiç bana göre değil(di). Üniversitede herkes iş güç anlatırdı, ben asla burada yaşamazdım. La noldu o kıza (lan demedim, la dedim). Bir gün ofis kariyer namına herkese tepik atıp bi haltlar edeceğim. Edemezsem de; ne kuduzmuşum diyeceğim.

Tatlı bir Pazar günü oldu. Kardeşimle Moda'ya gittik. Bal gibi bir hava. Ahh eski mahallem. Kokoreççi amca bizim gittiğimiz saatte sanırım bütün tezgahı satıp kaçmıştı, o yüzden çay bahçesinde aç karnına "kötü çay" içtik. Kemal'e gitmedik çünkü Kemal'e gidemiyorum. Yazları ağaçların çok sık olmasından belki havasının çok bunaltması ve her daim bitmemecesine yer bulunamaması, o yeni gelen yer gösteren kızlar, kışın gelen laylonlu oturma alanları... Gidemiyorum artık. Bir zamanlar Pazar kahvaltısı sonrası uyuyakalmıştım o minderlerde. Ehliyet sınavından çıkmıştım galiba. Kucağımda gazete ekleri uyuyakalmışım.

Sonra çarşı içinden balıkları, karidesleri ve sebzeleri aldık. Manav beni kazıklamasına rağmen güler yüzle "yine bekleriz" dediği için Kadıköy Çarşı'yı ne kadar özlediğimi farkettim. Eskiden her akşam alışverişimi oradan yapardım e çünkü orada yaşıyordum. Ama tabi eve gelince marulu açtığımda abiye güzelce bir saydırdım, taze soğanı görünce iyice coştum. GS de yeniliyordu hem, salondaki bağrış çağrıştan kimse beni duymadı.

Yarın işe gidilcek. Şu an karşıya yüzsem enerjim tükenmez (hello tereyağı) . Ama uyumayı başarmam gerekiyor. Son 1 aydır iyice bıraktım, uykusuz takılıyorum. Vücudum ne zaman iflas eder diye bekliyordum ama sandığımdan dayanıklı çıktı kerata. Daha geçen Cuma pes etti. 9'da koltukta uyuyakaldım. Bilmiyorum, bu nasıl bir eksikliktir ancak bende "hadi yatağa gideyim de uyuyayım" ayarı yok. Böyle bişey tanımlı değil. Nasıl tanımlarım?! Yok yani...


You may also like

5 yorum:

Anne ve Bebisi dedi ki...

Bilmiyorum, bu nasıl bir eksikliktir ancak bende "hadi yatağa gideyim de uyuyayım" ayarı yok. Böyle bişey tanımlı değil. Nasıl tanımlarım?! Yok yani...

Tanimlayayim, anne baba tarafindan tum cocukluk ve gencligin, mahallendeki ve hatta sehrindeki tuuuuum insanlardan ve cocuklardan once yataga zorla yatirilmak sonucu olusan, buyuyunce erken yatan ne olsun sendromundan muzdaripsin :))) Kendimden bildim la :P

Anne ve Bebisi dedi ki...

amma dusuk cumle yazmisim :P c.emre gibi konusayim, bana oyle entegrasyon mentegrasyonla gelmeyin, anlamiyorum, kafam almiyo artik :P

neyse, anladin sen beni..

bi de, Hatay'li insan hazir yemege tenezzul eder mi anam :)) Hayalim, bi gun Turkiye turu yapip oralarda yemek yemek yemek yemek yemek yemek :PP

Fifi Croissant dedi ki...

çok alem bi' yazı olmuş, pek hoşuma gitti :))

Yazmak iyidir... dedi ki...

Ah tatlım, erken yatırılmakla hiç alakası yok. Öyle erken uyuyan bir çocuk hiç olmadım, ama lise hayatım boyunca mecburen erken yattım çünkü 6.30 uyanıştı. Şimdi de buna yakın olmasına rağmen, gece sanki ellerimden kayan bi hayat varmışçasına otur babam oturuyorum. Anlamadım gitti :D

Yazmak iyidir... dedi ki...

Magissa, sevgiler :) Geç yorumladım, ikiniz de kusuruma bakmayın. Bu güzel yemekli yazının sonu öyle acil olmasa da doktorda bitti çünkü :PPP "Ye" mottosu bana uymuyormuş onu anladım :D

İzleyiciler